Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, davalı-karşı davacı kadına ait sosyal medya hesabındaki görüşmelerin casus yazılım kullanılarak elde edilmesi nedeniyle bu delillerin hukuka aykırı olduğunu ve kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağını belirtmiştir. Ancak dosyada yer alan diğer deliller, özellikle telefon iletişim kayıtları kadının güven sarsıcı davranışlarını ispatladığından, hukuka uygun delillerle sonuca ulaşılmıştır. Bu nedenle sadece hukuka aykırı delillere dayalı kusur tespitinin yapılamayacağı, fakat başka delillerle sabit olan hususların değerlendirilebileceği kabul edilmiştir.
Yargıtay 2. HD. – 2016/15763 E., 2018/4706 K.
“[…] davalı-karşı davacı kadına ait bir sosyal paylaşım sitesi hesabında yer alan görüşmelerin casus yazılım ile elde edildiğinin ve hukuka aykırı delil niteliğinde olan bu görüşmelerin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağının […] ancak dosyada mevcut diğer delillere ve özellikle kadına ait telefon iletişim kayıtlarına göre de […] güven sarsıcı davranışlarının ispatlandığının anlaşılmasına göre […]”
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2016/15763
Karar No.: 2018/4706
Karar tarihi: 09.04.2018
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuksal sebebine dayalı davasının reddine yönelik hüküm ile kadının kabul edilen karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı kadına ait bir sosyal paylaşım sitesi hesabında yer alan görüşmelerin casus yazılım ile elde edildiğinin ve hukuka aykırı delil niteliğinde olan bu görüşmelerin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağının ancak dosyada mevcut diğer delillere ve özellikle kadına ait telefon iletişim kayıtlarına göre de, davalı-karşı davacı kadının güven sarsıcı davranışlarının ispatlandığının anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Mahkemece; ortak çocuk 31.08.2004 doğumlu Ceyda’nın velayeti “alınan uzman raporunda ortak çocuğun baba ile kalmak istediğini beyan ettiği” gerekçesiyle davacı-karşı davalı babaya bırakılmıştır.
Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gerekecektir. Yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırına ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.
Somut olayda, yargılama sırasında idrak çağında olan ortak çocuk bizzat dinlenilmeden velayet yönünden karar verilmiştir. Bu sebeple, yargılama sırasında idrak çağında bulunan ortak çocuğun mahkemece bizzat ya da istinabe yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından, nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin bizzat hakim tarafından kendisinden sorulması (Yargıtay HGK 16.03.2012 tarih E.2011/2-884-K. 2012/197 ile 22.01.2014 tarih E.2013/2-2085- K.2014/30 sayılı kararları) ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK m. 169). Toplanan delillerden ortak çocuğun yargılamanın devamında anne ile birlikte yaşadığı sonrasında baba ile birlikte yaşamaya başladığı anlaşıldığı halde, çocuğun hangi tarihten itibaren baba ile birlikte yaşamaya başladığı konusunda herhangi bîr araştırma yapılmadan dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ortak çocuk yararına davalı-davacı anne aleyhine tedbir nafakasına (TMK m. 169) hükmolunması da doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen bozma sebebine göre tarafların iştirak nafakası ve kişisel ilişki düzenlemesine yönelik temyiz itirazlarının 3. bentte gösterilen sebeple ise tedbir nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Fatih’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Nergiz’e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.04.2018 (Pzt.)