4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 162’ye dayalı onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılmışsa da, erkeğin çocukların babası olduğuna dair şüphe duyması ve DNA testi istemesi, +18 film izlediğini söylemesi gibi eylemlerinin TMK m. 162 anlamında ağır onur kırıcı davranış teşkil edecek düzeyde olmadığı değerlendirilmiştir. Taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) şartları oluştuğundan bu sebebe dayalı boşanmaya karar verilmiş, onur kırıcı davranış iddiası yönünden kadın lehine boşanma kararı verilmemiştir.
Yargıtay 2. HD. – 2023/2247 E., 2024/8318 K.
“[…] her ne kadar davacı-davalı kadın eşinin bağımsız konut temin etmediğini ileri sürmüşse de […] davalı-davacı erkek karşı davaya cevaba cevap dilekçesinden eşinin ayrılık döneminde hamile olduğunu ileri sürmüşse de dosyaya gelen hastane kayıtları ile bu durumun ispatlanamadığı anlaşılmıştır. […] gerçekleşen duruma göre ise; boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının az, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının 162 nci maddeye dayalı açtığı pek fena hal ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı davasının koşulları oluşmadığından reddine […]”
T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2023/2247
Karar No.: 2024/8318
Karar tarihi: 05.11.2024
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1463 E., 2022/2030 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/783 E., 2021/838 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı … ile vekili Avukat … ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı … vekili Avukat … geldileri. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 05.11.2024 günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, çocukların kendisinden olmadığını söyleyerek DNA testi istediğini, doğumdan önce çocukları aldırmak istediğini, çocukların canına kasteder şekilde araba yolculuğu yaptığını, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, bağımsız mesken temin etmediğini, doğumdan sonra boşanacağını söyleyerek kadına psikolojik baskı uyguladığını, kadına +18 yaş film izlediğini söylediğini, hem kadına hem de çocuklara pek kötü ve onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin kadına ödemesi gereken 7.400,00 Dolar karşılığı olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
- CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, erkeği aşağıladığını, kadının abisinin telefonda erkeğe hakaret ve tehdit ettiğini, kadının, erkeğe çocukları göstermediğini, evlilik masraflarını erkeğe ödettiğini belirterek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “davalı-davacının çocuklar ile ilgili eşinden DNA testi isteği, çocuklar doğduğunda hastanede ilgilenmediği, çocuklarla ilgili olumsuz beyanlarda bulunduğu,eşine +18 yaş film izlediğini söylediği buna karşılık davalı-davacı kadının da annesinin müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmış olup her ne kadar davacı-davalı kadın eşinin bağımsız konut temin etmediğini ileri sürmüşse de dinlenen tanık beyanlarında tarafların birlikte oturacakları evin inşaat halinde olması nedeniyle davacı-davalı kadının da rızası ile annesinin evinde geçici oturdukları sabit olduğundan söz konusu kusur davalı-davacıya yüklenmemiş, ayrıca davalı- davacı erkek karşı davaya cevaba cevap dilekçesinden eşinin ayrılık döneminde hamile olduğunu ileri sürmüşse de dosyaya gelen hastane kayıtları ile bu durumun ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Gerçekleşen duruma göre ise; boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının az, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle kadının 162 nci maddeye dayalı açtığı pek fena hal ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı davasının koşulları oluşmadığından reddine, her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların fiilen anne yanında kalıyor olması ve anne yanında kalmaya devam etmesinin çocuğun gelişimi olumsuz etkileyeceğine dair bir delil bulunmaması, çocukların yaşları ve üstün yararı nazara alınarak velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 700,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL’ye çıkarılmasına, iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası, erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, kadının 7.400,00 Dolar alacak talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki, çocuklar yararına hükmedilen nafakalar, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar, erkeğin manevî tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması, erkek yararına maddî tazminatın reddi yönünde verilen karar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile iştirak nafakası konusunda yeniden karar verilerek ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, hakimin talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, kadın 5.000,00 TL maddî tazminat talep ettiği halde, İlk Derece Mahkemesince talep aşılarak kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğu gerekçesiyle erkeğin maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın yararına 5.000,00 TL maddî tazminata, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının manevî tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile manevî tazminat konusunda yeniden karar verilerek kadın yararına 50.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek daha ağır kusurlu olduğundan, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi gerektiği halde İlk Derece Mahkemesince erkeğin manevî tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması ve erkeğin maddî tazminat talebi bulunmadığı halde, İlk Derece Mahkemesince erkeğin maddî tazminat talebinin reddine dair hüküm kurulması doğru görülmediğinden erkeğin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, maddî tazminat talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, maddî tazminata ilişkin ıslah dilekçesinin dikkate alınmayarak maddî tazminat miktarının azaltılmasını yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, çocuklar yararına hükmedilen nafakalar, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davaların kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 176 ncı ve 177 nci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı- karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir (6100 sayılı Kanun md. 176/1-2). Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (6100 sayılı Kanun md. 177/3). Yapılan incelemede; davacı- karşı davalı kadın vekilinin dava dilekçesinde 5.000,00 TL maddî tazminat talebinde bulunduğu, tahkikat aşamasında 26.11.2020 tarihli duruşmada maddî tazminat miktarını 100.000,00 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmaktadır.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. O halde, davacı- karşı davalı kadının usulünce yapılmış bu ıslah talebi, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden davacı- karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı- karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı- karşı davalı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin K1’den alınarak K2’ya verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden K1’e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden K2’ya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.