Gravatar Profilim
Avukat Burak Demir Profil Fotoğrafı
Avukat
Burak Demir
Boşanma Avukatı

Erkek Eşin Başka Kadınlarla İlişki Kurmayı Yaşam Tarzı Haline Getirmesi Haysiyetsiz Bir Hayat Sürdüğü Anlamına Gelir

Tarafların karşılıklı boşanma davasında, erkek eşin evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı haline getirdiği, bu davranışının süreklilik gösterdiği ve bu nedenle haysiyetsiz bir hayat sürdüğü tespit edilmiştir. Türk Medeni Kanunu m. 163 gereğince, bu durum boşanma sebebi sayıldığından, birleşen dava yönünden erkeğin tam kusurlu olduğuna karar verilmiş ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanmaya hükmedilmiştir.

Yargıtay 2. HD. – 2023/1389 E., 2024/7710 K.
“[…] erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ilgisiz olduğu, cinsel birliktelikten kaçındığı, güven sarsıcı davranışlar sergilediği, evlilik birliğinin sarsıldığı, erkeğin, evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı olarak benimsediği, bu yöndeki davranışının devamlılık gösterdiği ve bu kapsamda haysiyetsiz yaşam sürdüğü, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı […]”


T.C. Yargıtay Başkanlığı – 2. Hukuk Dairesi

Esas No.: 2023/1389

Karar No.: 2024/7710

Karar tarihi: 22.10.2024

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2363 E., 2022/3361 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Merzifon 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/96 E., 2022/235 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davaların ise kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı-davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı-davacı … ile vekili Avukat … ile karşı taraf temyiz eden davacı-davalı … ile vekilleri Avukat … ve Avukat … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

  1. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, savurgan olduğunu, erkeğin önceki evliliğinden olan çocukları ile görüşmesini istemediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, küçük düşürücü davrandığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinini sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili 2019/143 Esas sayılı birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının halen derdest olduğunu, kadın tarafından açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, savurgan olduğunu, erkeğin önceki evliliğinden olan çocukları ile görüşmesini istemediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, küçük düşürücü davrandığını iddia ederek öncelikle birleşen davanın reddine, aksi kanaatte olunması durumunda tarafların boşanmalarına ve kadının fer’î yöndeki taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davacı-davalı erkek vekili 2020/299 Esas sayılı birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıalarına gerçeği yansıtmadığını, asıl davada sunduğu dava dilekçesini tekrarla birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

  1. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakaret ettiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili 2019/143 Esas sayılı birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin yalan söylediğini, birlik görevlerinin ihmal ettiğini, cinsel şiddet uyguladığını, haysiyetsiz hayat sürdüğünü, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebepleri ile boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 2.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 8.000,00 TL tedbir nafakası, 8.000,00 TL yoksulluk nafakası, 500.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili 2020/299 Esas sayılı birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebine dayanarak boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir nafakası, 8.000,00 TL yoksulluk nafakası, 1.000.000,00 TL maddî tazminat, 1.00.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava yönünden yapılan incelemede, her ne kadar erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğu iddia edilerek boşanma davası açılmışsa da erkeğin dinlenen tanıklarının beyanlarının bizzat görgüye dayalı olmadığı ve hükme esas alınamayacağı, asıl davanın ispatlanamadığı, 2019/143 Esas sayılı birleşen dava yönünden yapılan incelemede, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ilgisiz olduğu, cinsel birliktelikten kaçındığı, güven sarsıcı davranışlar sergilediği, evlilik birliğinin sarsıldığı, erkeğin, evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı olarak benimsediği, bu yöndeki davranışının devamlılık gösterdiği ve bu kapsamda haysiyetsiz yaşam sürdüğü, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, 2020/299 Esas sayılı birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise erkeğin birden fazla kez zina eyleminde bulunduğu, işbu davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, 2019/143 Esas sayılı birleşen davanın kabulü ile tarafların haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebiyle, 2020/299 Esas sayılı birleşen davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı, anne ilgi ve şefkatine muhtaç olduğu, alınan sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, kadının sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

  1. İSTİNAF
  2. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

  1. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının olmadığı, kadının ise tam kusurlu olduğu, hükme esas alınan delillerin hukuka aykırı yollarla elde edildiği ve hukuka aykırı delil olduğu, ayrıca delillerin yasal süresi geçtikten sonra sunulduğunu ve bu hususta muvafakatlarının olmadığı, kadının tanıklarından K1 ile erkek arasında ceza dosyası olduğu ve bu tanığın beyanlarının hükme esas alınamayacağı, asıl davanın reddi ile birleşen davaların kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, kişisel ilişki düzenlemesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının çok az olduğu, tedbir nafakası başlangıç tarihinin hatalı olduğu belirtilerek; tazminatların ve nafakaların miktarları, tedbir nafakası başlangıç tarihi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

  1. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmişse de tüm dosya kapsamından kadının, erkeğin önceki evliliğinden olan çocukları ile görüşmesini ve eve gelmelerini istemediği, erkeği küçük gördüğü ve savurgan olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu ve erkeğin davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği, kadın yararına tazminata hükmedilmesi şartlarının oluştuğu ve miktarlarının da uygun olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk ve kadın yararına asıl davanın açıldığı tarih itibariyle tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle hükmedilmesinin hatalı olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, asıl davanın evlilik birliğinin sarsılması, birleşen 2019/143 Esas sayılı davanın haysiyetsiz hayat sürme ve birleşen 2020/299 Esas sayılı davanın zina hukuki sebepleri ile kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1 inci ve 3 üncü haftası cumartesi günleri sabah saat 12.00’den saat 16.00’ya kadar, her yıl dini bayramların 2 nci günü sabah saat 12.00’den saat 16.00’ya kadar, her yıl babalar gününde sabah saat 12.00’den saat 16.00’ya kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 2.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

  1. TEMYİZ
  2. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

  1. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile her iki birleşen davanın kabulü ile fer’îleri ve erkeğin reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

  1. Gerekçe
  2. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakası, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın tarafından dayanılan delillerin hukuka aykırı delil olup olmadığı, kadın tanığı K1’in beyanlarının hükme esas alınıp alınmayacağı, taraflarca sunulan ve hükme esas alınan delillere süresinde dayanılıp dayanılmadığı, eksik incelemenin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

  1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 163 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

  1. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince kadına, erkeği küçük gördüğü ve savurgan olduğu vakıaları kusur olarak yüklenmişse de bu vakıanın erkek tarafından ispatlanamadığının ve ispatlanamayan vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceğinin, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen cinsel birliktelikten kaçındığı vakıasının ise kadın tarafından ispatlanamadığının ve ispatlanamayan vakıanın kusur olarak yüklenemeyeceğinin ancak yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının az kusurlu; erkeğin ise ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk 2019 doğumlu K2 yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

  1. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk Defne yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönlerinden BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin K3’dan alınarak K4’a verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden K3’a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran K4’a geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Hemen Ara 0532 561 94 30 WhatsApp Sizi Arayalım
×

    Sizi Arayalım

    KVKK ve Aydınlatma Metni’ni okudum, kabul ediyorum.