Haciz işlemleri, borçlu ile alacaklı arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir yer tutar. Bu kapsamda, haciz ihbarnamesi (İİK m. 89/1) ve haciz müzekkeresi (İİK m. 78) uygulamada sıkça karşımıza çıkar. Ancak bu iki belge arasındaki farkların doğru anlaşılması, etkili bir hukuki süreç için kritik önem taşır.
Kavramların Tanımı ve Hukuki Dayanakları
- Haciz İhbarnamesi: Borçlunun üçüncü şahıs nezdindeki mevcut ve bilinen hak ve alacaklarının haczini düzenleyen bir belge olup, İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir.
- Haciz Müzekkeresi: Borçlunun hem mevcut hem de ileride doğacak hak ve alacaklarının haczine imkan tanıyan ve İİK m. 78’e dayanan bir işlemdir.
Temel Farklar
- Kapsam Açısından:
- Haciz ihbarnamesi yalnızca mevcut hak ve alacaklar üzerinde işlem yapılmasını mümkün kılar.
- Haciz müzekkeresi, mevcut hak ve alacakların yanı sıra ileride doğacak alacakları da kapsar.
- Sonuçlar Açısından:
- Haciz ihbarnamesinde, üçüncü kişi (örneğin banka), itiraz etmez veya dava açmazsa, belirtilen borç zimmetinde sayılır.
- Haciz müzekkeresinde, üçüncü kişinin itirazda bulunmaması durumunda borç zimmette sayılmaz, ancak doğmuş ve doğacak alacaklar üzerinde haciz uygulanabilir.
Uygulamada Tercih Kriterleri
- Haciz İhbarnamesi: Üçüncü kişinin düzenli olarak cevap vermemesi halinde, borcun zimmette sayılmasını sağlamak amacıyla kullanılması uygundur.
- Haciz Müzekkeresi: Özellikle ileride doğacak alacakları kapsaması açısından, düzenli yanıt veren kişi veya kurumlar için daha uygun bir yöntemdir.
Yargıtay Kararları ile Değerlendirme
Yargıtay’ın bu konuda verdiği kararlara göre, ileride doğması muhtemel hakların haczi ancak haciz müzekkeresi ile mümkündür. Haciz ihbarnamesi ise sadece mevcut durumla sınırlıdır (Y. 12. HD. E. 2012/5507 – K. 2012/22694).
Avukat Burak Demir sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.