Gravatar Profilim
Avukat Burak Demir Profil Fotoğrafı
Avukat
Burak Demir
Boşanma Avukatı

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

Bu yazımızda, TMK’nın 163. maddesinde yer alan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası, Yargıtay kararları ışığında ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. Bu özel boşanma sebebi, evlilik birliğinin devamını çekilmez hale getiren durumlar arasında yer alır ve nisbi boşanma sebepleri olarak sınıflandırılır.

Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesini ifade eder. TMK’da boşanma sebepleri, özel ve genel sebepler olarak ikiye ayrılır. Özel boşanma sebepleri, belirli bir olguya dayanırken; genel boşanma sebepleri, evlilik birliğinin sarsılması gibi daha geniş bir kapsam taşır. Ayrıca, boşanma sebepleri, evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği açısından mutlak ve nisbi olarak sınıflandırılır. TMK 163. maddesi, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebeplerini nisbi boşanma sebepleri olarak düzenler.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası Koşulları

Suç İşleme Sebebiyle Boşanma Davası

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davasının içerisinde değerlendirilen suç işleme sebebiyle boşanma davası; TMK 163. maddesi, eşlerden birinin “küçük düşürücü suç” işlemesi durumunda diğer eşin boşanma davası açabileceğini öngörür. Bu sebep, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan ciddi ahlaki veya hukuki ihlalleri kapsar. Küçük düşürücü suç, toplum nezdinde yüz kızartıcı olarak kabul edilen ve bireyin onurunu zedeleyici nitelikteki suçlardır. Ancak, bu suçların boşanma davasına temel teşkil edebilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekir.

Suç İşleme Sebebiyle Boşanma Davasının Koşulları

1. Suç Fiilinin Varlığı

Boşanma davasının açılabilmesi için eşlerden birinin suç işlemiş olması şarttır. Ancak, her suç bu kapsamda değerlendirilmez; yalnızca “küçük düşürücü” suçlar TMK 163. maddesi kapsamında boşanma sebebi oluşturur. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) küçük düşürücü suçlar için ayrı bir kategori bulunmaz. Bu nedenle, hangi suçların küçük düşürücü olduğu, Yargıtay kararları ve toplumsal normlar çerçevesinde belirlenir. Örneğin, zimmet, rüşvet, cinsel saldırı, dolandırıcılık ve hırsızlık gibi suçlar genellikle küçük düşürücü kabul edilir. Ancak, bir suçun küçük düşürücü olup olmadığı, suçun işleniş biçimine ve somut olayın koşullarına bağlıdır. Örneğin, bir eşin hırsızlık suçunu yoksulluk nedeniyle işlemesi, suçun küçük düşürücü niteliğini etkileyebilir.

2. Suçun Kasten İşlenmesi

TMK 163. maddesi uyarınca, suçun kasten işlenmiş olması gerekir. Taksirle (dikkatsizlik veya ihmal sonucu) işlenen suçlar, bu kapsamda boşanma sebebi oluşturmaz. Kast, failin suç teşkil eden fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi anlamına gelir. Örneğin, bir eşin kasten dolandırıcılık yapması küçük düşürücü suç kapsamına girerken, trafik kazası sonucu taksirle yaralamaya sebep olması bu kapsamda değerlendirilmez.

3. Hukuka Uygunluk Sebeplerinin Bulunmaması

Suç fiilinin boşanma sebebi olabilmesi için, fiilin hukuka aykırı olması gerekir. TCK’da düzenlenen hukuka uygunluk sebepleri (örneğin, meşru müdafaa veya zorunluluk hali) mevcutsa, fiil suç niteliğini kaybeder ve boşanma davasına dayanak teşkil edemez. Örneğin, bir eşin kendini savunmak için birine zarar vermesi hukuka uygunluk sebebiyle suç sayılmaz ve boşanma davasında kullanılamaz.

4. Suçun Evlilik Birliğinden Sonra İşlenmesi

Küçük düşürücü suç, evlilik birliğinin kurulmasından sonra işlenmiş olmalıdır. Evlilik öncesinde işlenen suçlar, TMK 163. maddesi kapsamında boşanma sebebi oluşturmaz. Yargıtay, bu konuda katı bir tutum sergileyerek, suçun evlilik birliği sırasında işlenmesini zorunlu tutar. Örneğin, bir eşin evlilikten önce hırsızlık suçundan hüküm giymiş olması, boşanma davasında bu maddeye dayanak yapılamaz.

5. Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi

TMK 163. maddesi, nisbi bir boşanma sebebi olduğundan, suç fiilinin evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş olması gerekir. Hâkim, bu değerlendirmeyi yaparken tarafların sosyal statülerini, toplumdaki konumlarını ve suçun evlilik üzerindeki etkisini göz önünde bulundurur. Örneğin, bir eşin toplumda saygın bir konumda olması ve diğer eşin küçük düşürücü bir suç işlemesi, evlilik birliğinin devamını zorlaştırabilir.

Dava Açma Süresi ve Dava Hakkının Ortadan Kalkması

Boşanma davası açma hakkı, bazı durumlarda ortadan kalkabilir:

  • Zaman Aşımı veya Uzun Süre Geçmesi: Davacı eş, suç fiilini öğrendiği tarihten itibaren makul bir süre içinde dava açmalıdır. Yargıtay, suçun üzerinden uzun bir süre geçmesini, davacı eşin fiili kabullendiği şeklinde yorumlayabilir.
  • Affetme veya Müsamaha: Davacı eş, suç fiiline açıkça veya zımnen müsamaha gösterirse, dava açma hakkı ortadan kalkar. Örneğin, eşin suçtan sonra birlikte yaşamaya devam etmesi, affetme olarak değerlendirilebilir.

Diğer Boşanma Sebepleriyle İlişkisi

Küçük düşürücü suç işleme, diğer boşanma sebepleriyle kesişebilir:

  • Zina Nedeniyle Boşanma Davası (TMK 161): Zina, ayrı bir boşanma sebebidir ve küçük düşürücü suçla birlikte ileri sürülebilir. Ancak, zina fiili aynı zamanda haysiyetsiz hayat sürme olarak da değerlendirilebilir.
  • Hayata Kast veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davası (TMK 162): Küçük düşürücü suç, diğer eşe yönelmişse, TMK 162. maddeye dayanılabilir.
  • Evlilik Birliğinin Sarsılması (TMK 166): Suç fiili, evlilik birliğini temelinden sarsmışsa, genel boşanma sebebine de dayanılabilir.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma

Haysiyetsiz hayat sürme, TMK 163. maddesinde düzenlenen diğer özel boşanma sebebidir. Bu sebep, eşlerden birinin toplumun genel ahlak normlarına aykırı bir yaşam tarzını sürekli olarak sürdürmesini ifade eder. Haysiyetsiz hayat, bireyin onurunu ve evlilik birliğinin saygınlığını zedeleyen davranışları kapsar. Örneğin, sürekli alkol bağımlılığı, kumar alışkanlığı veya toplumca ayıplanan bir yaşam tarzı bu kapsamda değerlendirilebilir.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davasının Koşulları

1. Haysiyetsiz Hayat Sürülmesi

Haysiyetsiz hayat, kişinin toplumsal ahlak kurallarına aykırı bir yaşam tarzını benimsemesini ifade eder. Bu kavram, kanunda açıkça tanımlanmamıştır; ancak Yargıtay kararları, haysiyetsiz hayatın ne olduğunu somut örneklerle açıklamıştır. Örneğin:

  • Sürekli kumar oynama,
  • Alkol veya uyuşturucu bağımlılığı,
  • Toplumca ayıplanan bir meslekle iştigal etme (örneğin, fuhuş),
  • Evlilik dışı ilişkilerin sürekli hale gelmesi.

Tek seferlik davranışlar, haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirilmez. Örneğin, bir eşin bir kez kumar oynaması bu kapsamda boşanma sebebi oluşturmaz.

2. Süreklilik Göstermesi

Haysiyetsiz hayatın boşanma sebebi olabilmesi için süreklilik arz etmesi gerekir. Yargıtay, bu konuda davranışların bir yaşam tarzı haline gelmesini arar. Örneğin, bir eşin düzenli olarak kumarhaneye gitmesi veya alkol bağımlılığı nedeniyle ailevi sorumluluklarını ihmal etmesi, süreklilik koşulunu sağlar.

3. Kusura Dayanması

Haysiyetsiz hayat, eşin kendi iradesine ve kusuruna dayanmalıdır. Örneğin, bir eşin zorla alkol kullanmaya yönlendirilmesi, haysiyetsiz hayat sürme olarak değerlendirilemez. Hâkim, bu durumda eşin kusurunu inceleyerek karar verir.

4. Evlilik Sonrası Olması

Haysiyetsiz hayat, evlilik birliği kurulduktan sonra sürdürülmelidir. Evlilik öncesinde var olan bir yaşam tarzı, TMK 163. maddesi kapsamında boşanma sebebi oluşturmaz. Örneğin, bir eşin evlilik öncesi kumar alışkanlığı varsa ve bu evlilik sonrası sona erdiyse, bu durum boşanma davasına dayanak yapılamaz.

5. Evlilik Birliğinin Çekilmez Hale Gelmesi

Haysiyetsiz hayat sürme, evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirmiş olmalıdır. Hâkim, bu değerlendirmeyi yaparken tarafların sosyal ve kültürel durumlarını, toplumdaki algıyı ve davranışların evlilik üzerindeki etkisini dikkate alır.

Dava Hakkının Ortadan Kalkması

Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açma hakkı, şu durumlarda ortadan kalkabilir:

  • Uzun Süre Geçmesi: Davacı eş, haysiyetsiz hayat fiillerini öğrendikten sonra makul bir süre içinde dava açmalıdır. Aksi halde, Yargıtay bu durumu fiillerin kabullenildiği şeklinde yorumlayabilir.
  • Müsamaha veya Affetme: Davacı eş, haysiyetsiz hayat fiillerine açıkça veya zımnen rıza gösterirse, dava hakkı ortadan kalkar. Örneğin, eşin bu yaşam tarzına rağmen birlikte yaşamaya devam etmesi affetme olarak değerlendirilebilir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları

Erkek Eşin Başka Kadınlarla İlişki Kurmayı Yaşam Tarzı Haline Getirmesi Haysiyetsiz Bir Hayat Sürdüğü Anlamına Gelir

Tarafların karşılıklı boşanma davasında, erkek eşin evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı haline getirdiği, bu davranışının süreklilik gösterdiği ve bu nedenle haysiyetsiz bir hayat sürdüğü tespit edilmiştir. Türk Medeni Kanunu m. 163 gereğince, bu durum boşanma sebebi sayıldığından, birleşen dava yönünden erkeğin tam kusurlu olduğuna karar verilmiş ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanmaya hükmedilmiştir.

Yargıtay 2. HD. – 2023/1389 E., 2024/7710 K.
“[…] erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ilgisiz olduğu, cinsel birliktelikten kaçındığı, güven sarsıcı davranışlar sergilediği, evlilik birliğinin sarsıldığı, erkeğin, evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmayı yaşam tarzı olarak benimsediği, bu yöndeki davranışının devamlılık gösterdiği ve bu kapsamda haysiyetsiz yaşam sürdüğü, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı […]”

Kadının Başka Erkekle İlişkisinin Haysiyetsiz Hayat Sürme Sayılması İçin Bu Durumu Süreklilik ve Yaşam Tarzı Haline Getirmesi Aranır

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 163’e göre haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, üçüncü kişilerle ilişki kurmanın bir yaşam tarzı haline gelmesi ve bu durumun süreklilik göstermesi gerekir. Somut olayda davacı-davalı kadının başka bir erkekle ilişkisinin bulunduğu ve güven sarsıcı davranışlar sergilediği tanık beyanları ile sabit görülmüş; ancak bu davranışların haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilemeyeceği tespit edilmiştir. Yargıtay, bu nedenle erkeğin birleşen davasında TMK m. 163’e dayalı talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmek üzere hükmü bozmuştur.

Yargıtay 2. HD. – 2023/9150 E., 2024/3738 K.
“[…] davacı-davalı kadının bir başka erkekle ilişkisinin olduğu ve güven sarsıcı davranışlar sergilediği tanık beyanlarıyla anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu eylem erkek bakımından, eşiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirirse de haysiyetsiz yaşam olarak kabul edilemez. […]” […] “Öyleyse erkeğin birleşen boşanma davasında 163 üncü maddedeki haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı talebi yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, […] kabul edilmesi doğru görülmemiştir.” […] “Bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”

Yağma Suçu İşleyen Eş Yüz Kızartıcı Suç İşlemiştir

Erkeğin, kadının yengesinin evine girerek yağma suçunu işlemesi ve bu nedenle ceza mahkemesinde mahkûm edilmesi, TMK m. 163 kapsamında yüz kızartıcı suç işlenmesi sebebiyle boşanma nedeni oluşturur. Kadının geçimsizlikte kusuru bulunmadığı kabul edilerek, TMK m. 174 ve 175 uyarınca lehine maddî ve manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yerindedir. Davalı-davacı erkeğin istinaf ve temyiz itirazları yerinde bulunmayarak karar onanmıştır.

Yargıtay 2. HD. – 2023/10034 E., 2024/6285 K.
“[…] erkeğin, kadının yengesinin evine girerek yağma suçunu işlediği, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.03.2018 tarih 2018/46 Esas 2018/105 Karar sayılı ilamı ile mahkumiyet kararı verildiği ve kararın kesinleştiği […]” […] “kadının geçimsizlikte bir kusurunun bulunmadığı, böylece erkeğin toplumda küçük düşürücü ve yüz kızartıcı suç işlediği […]” […] “kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere ve dava şartlarına göre usul ve kanuna uygun olduğu […] temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği […]”

Özel Belgede Sahtecilik Suçu Yüz Kızartıcı Suçtur

Erkeğin, kadının imzasını taklit ederek banka işlemleri yapması özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğundan, TMK m. 163 uyarınca yüz kızartıcı suç işlenmesi sebebiyle boşanma davası konusuz kalmıştır. Kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği kabul edilmiş, ancak kadına, evliliğin sona ermesi nedeniyle TMK m. 174 kapsamında 1.000.000,00 TL maddî ve 800.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Tarafların tazminat miktarlarına yönelik temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır.

Yargıtay 2. HD. – 2024/4317 E., 2024/5645 K.
“[…] erkek hakkında özel belgede sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı, eylemin ceza davasında alınan bilirkişi raporu uyarınca da sabit görüldüğü, özel belgede sahtecilik suçunun yüz kızartıcı suçlar arasında sayıldığı […]” […] “kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği […]” […] “davacı lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.000.000,00 TL maddî ve 800.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği […]” […] “temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”

Evlilikten Önce İşlenen Suça Dayalı Boşanma Talebi Reddi Usul ve Kanuna Uygundur

Davalı erkeğin uyuşturucu madde ticareti suçu evlilikten önce işlendiğinden, TMK m. 163 kapsamında boşanma sebebi oluşmamıştır. Ayrıca davacı kadın vekilinin ileri sürdüğü diğer kusur iddiaları da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta kabul edilmemiştir. Hukuki niteleme ve vakıa değerlendirmesi doğru bulunarak, davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 2. HD. – 2023/5401 E., 2024/2040 K.
“[…] davalının 01.03.2018 tarihinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği, bu suçtan kaynaklı olarak 06.02.2019 tarihli karar ile mahkumiyet hükmü kurulduğu ve kararın 24.05.2021 tarihinde kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun’un 163 üncü maddesine göre boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması gerektiği […]” […] “yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların davalının işlediği suç tarihinden sonra evlendikleri gibi aynı suç nedeniyle birlikte yargılandıkları, 4721 sayılı Kanun’un 163 üncü maddesine ilişkin şartların oluşmadığı […]” […] “temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”

Hemen Ara 0532 561 94 30 WhatsApp Sizi Arayalım
×

    Sizi Arayalım

    KVKK ve Aydınlatma Metni’ni okudum, kabul ediyorum.