4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 161 uyarınca açılan zina sebebine dayalı boşanma davasında, istinaf dilekçesinde bu yönde açık bir talep bulunmaksızın re’sen delil toplanması ve zina eyleminin sabit kabul edilerek hüküm kurulması, 6100 sayılı HMK m. 355’e aykırıdır. Bölge Adliye Mahkemesi kararı bu nedenle bozulmuştur.
“Somut uyuşmazlıkta […] davalı davacı erkek vekili tarafından da zina sebebine dayalı davanın ispatlanmadığı ve reddi gerektiği yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğuna göre, artık Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş […] zina davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında istinaf incelemesi yapmaktan ibarettir. […] O halde […] 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verilecek yerde, tarafların istinaf başvuru dilekçelerinde bu yöne ilişkin bir talebi bulunmadığı nazara alınmadan, re’sen […] müzekkere yazılarak, alınan cevabi yazılar doğrultusunda, […] zina eyleminin sabit kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 15. HD. – 2021/335 E., 2022/740 K.
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/335 E., 2022/740 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Anadolu 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/34 E., 2020/777 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davalarının kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferîlerine, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı karşı davacı … ile vekili Av. … ve karşı taraf davacı karşı davalı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilini rencide ettiğini, psikolojik baskı uyguladığını, eş ve babalık görevlerini yerine getirmediğini, mesafeli ve sık olmayan cinsel birliktelik kurduğunu, aile sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli iş seyahatlerine gittiğini, Türkiye’ye döndüğünde haber vermediğini, müvekkili durumu sorduğunda “sen bana hesap soramazsın şeklinde cevaplar verdiğini” evin ve çocukların maddî ve manevî tüm sorumluğunun müvekkili üzerine bırakıldığını, erkeğin öfke kontrolü olmadığını, küfür ve hakaretler ettiğini, müvekkiline omuz atmak ve sert davranma şeklinde tavırlar sergilediğini, müvekkilinin annesini evden kovduğunu, sürekli ağabeyinin borçlarını üstlendiğini, müvekkilini sürekli ayrılıkla tehdit ettiğini, birden fazla kez de evden ayrıldığını, dava tarihinden 7 ay önce evi terk ettiğini, bu nedenle tarafların ayrı yaşadığını, sonrasında çocukları ile de iletişim kurmadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesini, ortak çocuklar için aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın yıllık %10 oranında arttırılmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesinde iddiaların doğru olmadığını, dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla, müvekkilinin satranç merkezi kurucusu olduğunu, turnuvalar düzenlendiğini, iş dışında kimseyle görüşme ve mesajlaşması olmadığını, güven sarsıcı davranış iddiasının doğru olmadığını, erkeğin evi otel gibi kullandığını, işini her daim ön planda tuttuğunu, sürekli işi ile ilgilendiği için tüm yükün müvekkili üzerinde olduğunu, müvekkilinin annesinin sadece çocukların bakımına destek olduğunu, ayrı düzeni ve hayatı olup, taraflarla birlikte yaşamasının söz konusu olmadığını belirterek karşı dava ve feri taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davacı karşı davalı kadın birleşen … Anadolu 18.Aile Mahkemesinin 2018/1039 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin S.K isimli bir kadın ile ve başka kadınlarla zina yaptığını, zina eyleminin evlilik birliği içerisinde ve sonrasında da devam ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davacı karşı davalı kadının annesinin alt katta ayrı dairesi olmasına rağmen sürekli taraflarla yaşadığını, tarafların evliliğine müdahale ettiğini, müvekkilini dışladıklarını, sürekli otoriter kurallar koyduklarını, kadının geliri fazla olduğu için müvekkilini aşağıladığını ve rencide ettiğini, bir yıl önce müvekkilinin akciğer embolisi nedeniyle hastanede yattığını, kadının bir defa bile ziyarete gelmediğini, 2015 yılı sonunda ameliyat geçirdiğini, bacağı alçılı iken kadının ilgi göstermediğini, önemsemediğini, kadının annesinin müvekkilini evden kovduğunu, müvekkiline söylemeden çocuklar ve annesi ile birlikte tatile gittiklerini, 2016 yazında kadının boşanacağını belirterek müvekkilinin eve gelmesini istemediğini, anlaşmalı boşanmaya zorladığını, fahiş nafaka ve maddî taleplerde bulunduğunu, müvekkilinin annesi ve ağabeyi ile görüşmediğini, annesinin cenazesinde bile sadece kilisedeki törene katıldığını, kadının gece geç saatlerde başka bir erkek ile mesajlaştığını, arkadaş sitelerine üye olduğunu, güven sarsıcı davranışları bulunduğunu, cinsel hayatını annesi ve çevresi ile paylaşıp müvekkilini küçük düşürdüğünü, aşağıladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminat ile mahrum kalınan aile olanakları, kendisinden gizlenen kira geliri ve ortak edinilen menkul değere ait kazanç kaybından kaynaklan 100.000,00 TL maddî tazminatın davacı karşı davalı kadından alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin hiç bir zaman zina yapmadığını, müvekkilinin ruhban sınıfından olduğunu, dini, ahlaki ve vicdanı nedeniyle evliliğinin kutsallığına inandığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı karşı davacı erkeğin kusurlu olduğunu, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, ihmal ettiğini, eşi ve çocukları ile zaman geçirmediğini, sık sık evden gittiğini ve eşine bilgi vermediğini, eşine sinirli ve agresif davrandığını, kavga ve tartışma çıkardığını, hakaret ettiğini, kadına karşı aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, evi terk etmekle tehdit ettiğini, kadının kusurunun tespit edilemediğini, bu kapsamda asıl davada, davacı kadının davasının kabulüne, erkeğin karşı davasının reddine karar verildiğini, ortak çocuklar 2006 doğumlu Şant ile 2011 doğumlu Karla’nın velâyetlerinin küçüklerin yaşları, anne sevgi ve şefkatine ihtiyaçları, eğitim ve sağlık yönünden yararları göz önüne alınarak anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında şahsi münasebet tesis edilmesine, tarafların mali ve sosyal durumları,günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, küçüklerin eğitim, sağlık , sosyal, bakım masrafları ve ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, kadının boşanmakla eşinin desteğini yitireceği, nazara alınarak kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiğini, zina davası yönünden yapılan değerlendimede; erkeğin, eşini başka bir kadınla ilişkide bulunmak suretiyle aldattığının, ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği belirtilerek; erkeğin davasının reddine, kadının asıl ve birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 2.500,00’er TL tedbir ve 3.000,00’er TL iştirak nafakasına, nafakaların yıllık ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hüküm altına alınana tazminatların, tarafların ekonomik durumları, erkeğin kusurunun ağırlığı, müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda hiç bir kusurunun olmayışı, erkeğin Simin isimli bir kadınla ilişkisinin bulunması, müvekkilinin kişilik haklarına yapılan saldırı nazara alındığında, son derece düşük olduğunu, keza ortak çocuklar yararına hükmedilen tazminatların da çocukların ihtiyaçları, eğitim masrafları dikkate alındığında düşük olduğunu, ortak çocukların özel okula gittiğini belirtilerek, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadının hiç bir iddiasını kanıtlayamadığını, kadın tanıklarının görgüye dayalı somut beyanlarının olmadığını, müvekkilinin hakaret ettiğine dair ceza mahkemesi ilamında sanık değil mağdur olduğunu, eylemi gerçekleştiren ve mahkum olan kişinin davacı karşı davalı kadın olduğunu, mahkemece maddî hata yapılarak tarafların sıfatlarının karıştırıldığını, açtıkları davada kadının kusurlarının ispat edildiğini, kadının zina davasını ispat edemediğini, müvekkilinin zina yaptığına ilişkin hiçbir delil olmadığını, bu kapsamda kadının tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, nafakaların da fahiş olduğunu belirterek, kadının davalarının kabulü, müvekkilinin reddedilen davası, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatlar, müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince delil olarak dayanılan …, … ve Bodrum Emniyetlerinden otel kayıtlarının getirtildiği ancak kayıtlarda sadece erkeğin kaldığı tarihler ve odaların bildirildiği, erkeğin bildirilen tarihlerde başka bir kadınla aynı odada kalıp kalmadığı hususunun araştırılmadığı, bu kapsamda tahkikat genişletilerek Emniyet Müdürlüklerine yeniden müzekkere yazılarak erkeğin başka bir kadınla odada kalıp kalmadığının araştırıldığı, inceleme sırasında gelen kayıtlarda, erkeğin … Konak İbis Otelde 12.08.2017-13.08.2017 tarihinde aynı odada M.A adlı kadınla kaldığının anlaşıldığı, erkek vekilinin itiraz ve talebi üzerine ilgili otele yeniden müzekkere yazıldığı, kayıtlarda karışıklık olup olmadığı hususunun sorulduğu, otel tarafından, kayıtlarda karışıklık olmadığı ve odalarda birlikte kalanların imzaladıkları Register Card belgesi örneğinin gönderildiği, buna göre davalı karşı davacı erkek ile M.A. İsimli kadının aynı odada kaldığının anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılmış ise de, usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller dikkate alındığında, erkeğin eşi dışında bir kadınla birleşen dava tarihinden önce otelde kalması nedeniyle zina eyleminin sabit olduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yapmama, evi, eşi ve çocukları ilgilenmeme, ihmal etme, eşi ve çocukları ile zaman geçirmeme eylemlerinin sabit olduğu, diğer eylemlerinin somut görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, hakaret eyleminden dolayı erkeğe kusur yüklenmiş ise de, ceza dosyasında, davadan sonraki olay nedeniyle hakaret eylemi sabit olan kişinin kadın olduğu, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, whatsapp yazışmalarında kadının erkeğin evden gitmesini istediği ve buna dair yazışmalar olduğu, erkeğin kadına kusur olarak atfettiği güven sarsıcı eylemlerin ispatlanamadığı, buna göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin sabit olan kusurları karşısında ağır kusurlu, kadının ise erkeğin evden gitmesini isteyerek evi … zorladığı, bu nedenle hafif kusurlu olduğu sonucuna varıldığı, bu kapsamda yasal şartlar oluşmakla erkeğin karşı davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına hükmedilmesi gerektiği, tarafların ortak çocukları yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve miktarlarının uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılıp kadın lehine asıl dava yönünden 25.000,00 TL manevî tazminat, birleşen dava yönünden 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, asıl, karşı ve birleşen dava açılması halinde mahkemece yapılacak işlemin tarafların kusurlarını bütün olarak belirleyip tazminatlar ve boşanmanın ferileri yönünden talepleri konusunda tek karar vermekten ibaret olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı tazminata hükmedilmesinin usule aykırı olduğu, ayrıca tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi gereğince tazminat miktarlarının az olduğu, bu haliyle davalı karşı davacı erkeğin kadına tazminat verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, davacı karşı davalı kadının tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, erkeğin maddî tazminat talebinin boşanmanın feri niteliğine olmadığı gerekçesi ile davalı karşı davacı erkek vekilinin kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif olduğunun tespitine, davalı karşı davacı erkek vekilinin, reddedilen davasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, davalı karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı karşı davalı kadın vekilinin maddî manevî tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, davalı karşı davacı erkek vekilinin manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kusur gerekçesi düzeltilmek suretiyle reddine, davalı karşı davacı erkek vekilinin maddî tazminat talebi yönünden istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile, davalı karşı davacı erkeğin maddî tazminat talebi yönünden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin asla zina yapmadığını, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin zina yaptığına ilişkin hiç bir somut delil olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen araştırma yapılarak hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, müvekkilinin 12 kişi ile birlikte düğüne gittiği otelde, kayıt yapılırken meydana gelen bir hata nedeni ile başka bir kadın ile aynı odada kalmış gözüktüğünü, otel kaydının hatalı olduğunu, zina eyleminin gerçekleşmediğini belirtilerek, davacı karşı davalı kadının kabul edilen zina davası, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı karşı davalı kadının zina sebebine dayalı davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 362 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, ihmal ettiğini, eşi ve çocukları ile zaman geçirmediğini, sık sık evden gittiğini ve eşine bilgi vermediğini, eşine sinirli ve agresif davrandığını, kavga ve tartışma çıkardığını, hakaret ettiğini, kadına karşı aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, evi terk etmekle tehdit ettiğini, kadının kusurunun tespit edilemediğini belirterek davacı kadının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verildiği, bunun yanında erkeğin eşini başka bir kadınla ilişkide bulunmak suretiyle aldattığının, ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin sabit olduğu gerekçesi ile de kadının birleşen 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi kapsamındaki davasının da kabulü ile boşanmalarına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı davalı kadın tarafından nafaka ve tazminatların miktarı yönünden, davalı davacı erkek tarafından ise kadının davalarının kabulü, reddedilen davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden haller hariç olmak üzere, istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Somut uyuşmazlıkta davacı davalı kadının delillerinin toplanmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından eksik inceleme yapıldığı hususlarında istinaf talebi bulunmadığına, davalı davacı erkek vekili tarafından da zina sebebine dayalı davanın ispatlanmadığı ve reddi gerektiği yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğuna göre, artık Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi bir bütün halinde değerlendirilerek, davacı davalı kadının zina davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında istinaf incelemesi yapmaktan ibarettir. İlk Derece Mahkemesince getirtilen otel, banka, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, tanık beyanları ve diğer deliller nazara alındığında, davacı davalı kadının zina sebebine dayalı davası ispatlanamamıştır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince kadının zina sebebine dayalı davasının kabulü yönünden davalı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verilecek yerde, tarafların istinaf başvuru dilekçelerinde bu yöne ilişkin bir talebi bulunmadığı nazara alınmadan, re’sen … İl Emniyet Müdürlüğü’ne ve … Konak İbis otele müzekkere yazılarak, alınan cevabi yazılar doğrultusunda, davalı davacı erkeğin zina eyleminin sabit kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
- Bozma sebebine göre davalı karşı davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Karin’den alınıp Bergman’a verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.